DİĞER
"Onun yazdıkları lirik şiiri çağrıştırır, bir öznenin iç konuşmalarını, sayıklamalarını. Lirik şair nasıl sözlerinin, sanatının kifayetsizliğinin farkına varıp kendisine karşılık veremeyeceği nesnelere ve kavramlara başvurursa, Edgü’nün anlatıcısı ya da konuşan öznesi de okurunu durup soluklanmaya, anlatılanları sorgulamaya çağırır."
“Tekme Tokatlı Şehir Rehberi’ndeki her bir öykü, içerik akışı olarak değilse de insan serüveni açısından organik bağlarla bir bütüne ulaştırıyor okuru. Bütün öyküleri birbiri ardına, tek oturuşta okuduğunuz zaman, adeta bir roman okumuş duygusuyla kapatıyorsunuz kitabı.”
Zaman varsa, kadın içindeki kendine ait odalarının kapılarını tek tek açacak, dilerse de kapatacak. Kendini kuracak; düşlerini, dilini, cümlelerini ve isterse de yıkacak...
Birgül Özcan, Sinem Sal, Figen Şakacı, Aslı Tohumcu, Elif Türker, Fadime Uslu, Melike Uzun ve Mevsim Yenice yanıtlıyor...
Ferit Edgü: Bizler, 1950’lerde kalemi elimize aldığında, dilimize sarıldık. En büyük önemi dile verdik. Günümüzün genç yazarlarında -hoş, yalnız genç yazarlar değil- diline karşı bir sevgi, saygı eksikliği görüyorum.
Mevsim Yas, Türkçe yazıldığına göre Türklere mi seslenmektedir? Ama Kürtlerin çoğu zaten Türkçe bilir. Ceyran, örneğin Mehmet Uzun gibi kitabı Kürtçe yazabilir miydi?
Bir döneme, şehre, topluma, irtifa kayıplarına, tutunma çabasına, direnişe tanıklık eden bir roman...
Kış demek ölüm demek. Kalanın ise cesetleri taşıması demek; çuvalda, battaniyede ve tabutta. Kış demek savaş demek. Kış, kıyamet demek. Kopuyor demek.
Edhem Eldem: Tarih daima bir siyasi araç oldu; önce ulus yaratmak için, uysal vatandaş yaratmak için, Türk yaratmak için, Kürtleri dışlamak için, İslam’ı dışlamak için, şimdi de İslam’ı dâhil etmek için… Türkiye'de tarih hiç özerk olmadı
© Tüm hakları saklıdır.